Flora: Centaurium erythraea
Centaurium erythraea kırmızı kantaron olarak bilinen, Gentianaceae familyasına ait, hemen hemen tüm Avrupa, Kuzey Afrika ve Güneybatı Asya’da yetişen bir bitkidir. Biraz bitkilere ve fitoterapiye ilgimiz varsa kırmızı kantaron yağını duymuşuzdur. Hypericum perforatum yani sarı kantaron ile kesinlikle karıştırılmamalıdır.
Birkaç etnofarmakolojik araştırmaya göre C.erythraea; sindirim, böbrek, karaciğer, solunum ve romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılır. Aynı zamanda bir antidiyabetik ajan olarak ve kardiyovasküler hastalıkları, yani hipertansiyonu tedavi etmek için kullanılır. In vitro ve in vivo çalışmalar, bu geleneksel kullanımlardan bazılarını desteklemektedir. C.erythraea bitkisinin içerdiği etkin maddeler arasında sekoiridoitler, ksantonoitler, terpenoitler, yağ asitleri, fenolik asitler, flavonoidler ve diğer kimyasal yapılar bulunmaktadır. C.erythraea özlerinin antispazmodik, antioksidan, diüretik, gastroprotektif ve antispazmodik özelliklere sahip olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.
- Gentianaceae familyası: Türkiye’deki tüm familyalar arasında 38.sırada yer alan Gentianaceae familyası 7 doğal cins, 1 doğal olmayan cins; 27 doğal tür, 6 doğal alttür; 1 doğal tür olmayan ve 3 endemik tür ile temsil edilir. En büyük cinsler Gentiana (12 tür, 2 alttür, 1 endemik tür); Centaurium (6 tür, 4 alttür, 1 endemik tür)’dur.
- Centaurium cinsi: Tek yıllık veya çok yıllık otsu bitkilerden oluşan bu cins ülkemizde “gelin düğmesi” olarak bilinir ve Avrupa ve Asya’da yayılışı bulunur. Dünya’da 31 türü bulunan bu cinsin ülkemizde 7 türü (11 takson) bulunur. Bu cinsin Latince ismi Yunan mitolojisinde şifalı otlara olan uzmanlığından dolayı “Centaur Chiron (insan başlı at)a ithafen verilmiştir. Pembe, mor ya da sarı, nadiren beyaz renkte gösterişli çiçekleri olan otsu bitkilerdir
Centaurium erythraea genellikle iki yıllık, tabanda bariz rozetli, gövdesi 5 ile 50-80 cm arası, üst kısmı yalancı şemsiye şeklinde dallanmış çiçeklerden oluşur. Pembe, mor, nadiren beyaz renkli çiçeklerdir. Meyvesi kurudur olgunlaştığında açılmaktadır.
Centaurium erythraea , Avrupa’nın çoğunda Afganistan’a kadar yaygındır ve Kuzey Afrika tarafından güneyde sınırlıdır. Okyanus Avrupası ve Akdeniz’den gelen bu tüysüz bitki Amerika’da da doğallaştırılmıştır. Önceleri, bitkiler ağırlıklı olarak tüm Avrupa’daki yerel yabani popülasyonlardan toplanırken, günümüzde bu bitki esas olarak Akdeniz bölgesindeki, özellikle Balkanlar, Cezayir ve Fas’taki yabani popülasyonlardan toplanmaktadır. Orta Avrupa’daki çoğu C. erythraea popülasyonu, doğal yaşam alanlarının aşırı kullanımı ve bozulması nedeniyle azalmaktadır.

Drog Özellikleri
- Kantaron müstahzarları, hava kısımlarının kurutulup ufalanması (küçük parçalara indirgenmesi) veya toz haline getirilmesiyle elde edilir. Ayrıca, sıvı bir ekstrakt veya tentür (alkolik bir ekstrakt) oluşturmak üzere bir çözücü (etanol veya su gibi) içinde çözülerek bitki materyalinden bileşiklerin ekstre edilmesi için bir teknik kullanılarak elde edilirler. Bazı durumlarda, yumuşak bir ekstrakt elde etmek için solvent kısmen buharlaştırılır.
- C. erythraea toprak üstü kısımları hidrodistilasyonuyla elde edilen uçucu yağın; Escherichia coli, Salmonella enteritidis, Staphylococcus aureus, Bacillus cereus, Pseudomonas fluorescens ve Listeria monocytogenes üzerinde antibakteriyel aktivitesi gözlenmemiştir.
- Centaurium erythraea‘nın çiçeği: Bitki hasat edilir. Çiçeklenme mevsimi boyunca ve çiçek rengini korumak için hızlı bir şekilde kurutulur.
- Terapötik amaçla Centaurii herba kullanılmaktadır.
- Kantaron içeren bitkisel ilaçlar genellikle içilecek bitki çayları veya ağızdan alınacak sıvı veya katı formlarda bulunur.
- Centaurii herba’nın müstahzarları oral kullanıma uygundur. Kantaron bazı bitkisel ilaçlarda diğer bitkisel maddelerle kombinasyon halinde de bulunabilir.
- Karakteristik olarak kantaron çok acı bir tada sahiptir.
Kimyasal Bilgiler ve Klinik, pre-Klinik Deneyler
Peki bu bitkide hangi etkin maddeler vardır?
- Sekoiridoitler ve Ksantonoitler
Centaurium erythraea bitkisinden izole edilen ana yapılar; sekoiridoitler ve ksantonoitlerdir. İlk sekoiridoitler ‘sverozit’ ve ‘svertiamarin’ 1981 yılında yapılan bir çalışmada C.erythraea bitkinin çiçeklerinin metanol ekstraktından elde edilmiştir. Ardından 2019’da yapılan çalışmalarda sverozit ve gentopikrin gibi sekoiridoitler ve dihidroksidimetoksiksanton gibi ksantonoitler elde edilmiştir.

- Terpenoitler ve Yağ Asitleri
C.erythraea bitkisinin uçucu yağından birçok yağ asidi ve terpenoit bileşik izole edilmiştir. İzole edilen terpenoit bileşikler arasında karvakrol ve mentol sayılabilir. Palmitik asit, linoleik asit de izole edilen yağ asitleri arasındadır.

- Fenolik asitler ve Flavanoidler
Fenolik asitler ve flavonoidler bitkilerde sekonder metabolitler olarak bilinmektedir. Bu bileşiklerin de önemli biyolojik aktiviteleri vardır. C.erythraea bitkisinde fenolik asitler ve flavonoidler çok miktarda bulunmaktadır. Toprak üstü kısımlarında; gallik asit, rosmarinik asit, klorojenik asit, kafeik asit, p-kumarik asit, ferulik asit, sinapik asit ve sinnamik asit gibi fenolik asitler bulunur.

Tüm bu gruplara ek olarak da C.erythraea bitkisinden steroidler, iridoitler ve alkaloitler izole edilmiştir.
Bu izole edilen maddelerden anlaşılacağı üzere C.erythraea bitkisi üzerinde birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda toprak üstü, kök, rizomlar, çiçekli dal uçları gibi bitkinin farklı yerleri kullanılmıştır. Ayrıca bitkinin farklı yerlerinden ziyade farklı çözücülerle(metanol, etanol, n-hekzan vs.) ekstre edilmiştir. İşte C.erythraea bitkisinin deneylerle de kanıtlanmış bazı etkileri:
YASAL UYARI: Bu yazıda belirtilen etkilerin birçoğu insan dışı in vivo ve in vitro deneylerce kanıtlanmış olup bu etkilerden yola çıkılarak bu bitkiyi kullanım tavsiye edilmemektedir. Rahatsızlığınız için Eczacınıza ya da doktorunuza başvurunuz!
Spazmolitik Etkiler Üzerine In-vivo ve In-vitro Çalışmalar
- Chda A. ve ark. Yaptığı bir in- vivo çalışmada C.erythraea bitkisinin toprak üstü kısımlarıyla hazırlanan metanol ekstraktının izole edilmiş tavşan bağırsak jejunumunda spazmolitik etki göstermiş. İndüklenen bağırsak spazmında Ca+2 kanal blokesi ve NO salınımı ile beraber bağırsak spazmında hafifleme gözlenmiştir.
Antioksidan ve Antimikrobiyal Etkiler Üzerine In-vivo ve In-vitro Çalışmalar
- Jerkovic I. ve ark. yaptığı bir çalışmada C.erythraea uçucu yağının antimikrobiyal potansiyeli ortaya konmuştur. Çalışmada Escherichia Coli, Salmonella enteritidis, Staphylococcus aureus ve Bacillus cereus suşlarında antibakteriyel etki görülmüş. Öte yandan Pseudomonas fluorescens ve Lysteria monocytogenes suşlarında ise etki göstermemiştir.
- Dordevic M. ve ark. yaptığı bir çalışmadayapay olarak diyabetli hale getirilen farelere her gün oral yoldan C.erythreae ekstraktı uygulanmıştır. C.erythreae ekstraktı uygulanan diyabetik farelerde lipid peroksidasyonu ve oksidatif hasarlarda düşüş meydana gelmiştir. Çalışmanın sonuçları C.erythreae metanol ekstraktını diyabetik hayvanlarda oksidatif hasara karşı koruduğunu göstermiştir.
Antibakteriyel Etkiler Üzerine In-vivo ve In-vitro Çalışmalar
- Siler B. ve ark. yaptığı bir çalışmadaaralarında C.erythraea bitkisinin de bulunduğu çeşitli bitkilerle çalışılmıştır. C.erythraea kök ve toprak üstü kısımlarının metanollü ekstraktı kullanılmıştır. Bunun sonucunda Çeşitli fenolik bileşikler, flavanoitler, ksantonoitler analiz edilmiştir. Mikrodilüsyon metodu kullanılarak yapılan bu çalışmalarda güçlü antibakteriyel ve antifungal etkiler görülmüştür. Bu çalışmaya göre C.erythraea bitkisinin metanollü ekstraktına duyarlı bazı suşlar şunlardır: Penicillium funicolosum, P. ochrochloron, Trichoderma viride, Aspergillus fumigatus, Aspergillusniger, Aspergillusflavus, A. versicolor ve Candida albicans
Antifungal Etkiler Üzerine In-vivo ve In-vitro Çalışmalar
- Antifungal aktivitenin sekoiridoidal glikozitlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bazı çalışmalar iridoit glikozitlerin antimikrobiyal aktivitesine işaret etse de bu genel bir kanı değildir. Antifungal aktivite gentopikrin ve metabolitlerinin aktivitelerinden de ileri geliyor olabilir.
Antidiyabetik Etkiler Üzerine In-vivo ve In-vitro Çalışmalar
- Mansar-Benhamza L. ve ark. yaptığı birçalışmada C.erythraea bitkisinin sulu ve butanollü ekstraktları kullanılmıştır. Çalışma normoglisemik farelere oral glukoz tolerans testi yapılarak uygulanmıştır. Çalışmada farelere 0,66/100g sulu ekstrakt ve 0,015 ml/100 g butanollü ekstrakt oral gavaj yoluyla uygulanmıştır. Bu iki ekstrakt bir antidiyabetik ajan olan ‘Daonil 5mg’ ile karşılaştırılmıştır. Kan şeker düzeylerinde düşme gözlense de orta ve uzun dönemde karaciğer ve böbrekte yan etkiler gözlemlenmiştir.
Anti-inflamatuar Etkiler Üzerine In-vivo ve In-vitro Çalışmalar
- C.erythraea bitkisinin anti-inflamatuar etkileri üzerine birkaç çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda bitkinin çiçekleri ve yaprakları kullanılmıştır. Çiçekleri için etanollü ekstraktı, yaprakları için sulu ekstraktı tercih edilmiştir. Çalışmalardan birinde %10 sulu ekstrakt kremi 200 mg/gün olarak topikal uygulanmış ve eksüda formasyonu kayda değer ölçüde değiştirmiştir. Bu ekstrakt poliartritin ödemli fazını 10-500mg/gün dozunda inhibe etmektedir.
Bu etkilerin dışında analjezik etki, antipiretik aktivite, antileşmanyal etki, diüretik etki, gastroprotektif etki ve hepatoprotektif etkiler için çalışmalar da bulunmaktadır.
Sonuç
C.erythraea bitkisi kırmızı kantaron olarak bilinen; Gentianaceae familyasına ait önemli bir bitkidir. Mayıs-Ağustos ayları içerisinde çiçeklenen bu bitki karakteristik olarak acı bir tada sahiptir.
Centaurium erythraea bitkisinin tıbbi etkisi geçmiş yıllardan beri bilinmektedir. Avrupa’nın doğusundan Afganistan’a, Fas’tan Cezayir’e kadar güneşli bayırları, yamaçları ve çalılıkların dolduran bu bitki iştahsızlık, mide rahatsızlığı, şişkinlik gibi endikasyonlar için kullanılmıştır. Bazı yerel halklar diyabet, kalp düzensizliği ve romatizma gibi rahatsızlara karşı tedavi edici etkisinden yararlanmıştır. Günümüzde in vivo ve in vitro deneyler ile bilim zeminine oturan antidiyabetik, spazmolitik, antioksidan ve diüretik etkileri başta olmak üzere; C.eryhtraea bitkisinin etkileri bilinmektedir.
İçerisindeki etkin madde gruplarından sekoiridoitler ve ksantonoitler bitkiden izole edilen ana yapılardır. Yine akabinde terpenoitler, yağ asitleri, fenolik asitler, flavonoitler gibi pek çok maddenin izole edilmesiyle birlikte her bir kimyasal grubun farklı farmakolojik etkileri yapılan in vitro ve in vivo çalışmalarla ispatlanmıştır.
Peki bu etkin maddeler nasıl teşhis edilmiş diye bakılacak olursa kolon kromatografisi, ince tabaka kromatografisi, kütle spektroskopisi, yüksek performanslı sıvı kromatografisi gibi yöntemlere başvurulduğunu görebiliriz.
Geleneksel tıpta C.erythraea bitkisinin iştah kaybını gidermek için, kan yapıcı, idrar söktürücü, şişkinlik giderici amaçlarla kullanıldığını; konvansiyonel tedavideyse antidiyabetik, antioksidan, antimikrobiyal, anti-inflamatuar, spazmolitik olarak kullanıldığını söyleyebiliriz.
Bu etkilerin; üzerine yapılan preklinik ve klinik çalışmalarla kanıtlanmış ve buna bağlı olarak ortaya çıkabilecek etki-yan etki profilleri tespit edilmiştir.
Piyasada olan preparatlarından Canephron; idrar yolunu arındırarak böbrek kumu birikimini önleyici ve tedaviyi destekleyici amaçlarla kullanılmaktadır.