Tablolardaki Zehirlenme: Van Gogh
Hem tarihsel hem de sanatsal yanı olan yazımız ile karşınızdayız. Günümüzde popülerliğini koruyan ancak bu popülerliğine ölümünden kısa bir süre önce ulaşmış bir ressam olan ‘deliliğin ve tutkunun sanatçısı’ olarak tanımlanan Vincent Van Gogh’tan bahsedeceğiz.
Ciddi zihinsel rahatsızlıklarının yanında olağanüstü yaratıcılığı ile 10 yılda birçok eser bırakmıştır. Günümüzde bu tablolar dünyanın dört bir yanında sergileniyor ancak yaşamı boyunca sadece bir tablosu satılmıştır.
Van Gogh, çoğunu yaşamının son iki yılına sığdırdığı eserleriyle tanınır. Bunun yanında akıl hastalığı ile de tanınan Van Gogh, kulağını kesmesiyle de ünlüdür.

Van Gogh’un hastalığı hakkında şakak lobu epilepsisi, şizofreni, Meniere hastalığı, manik depresyon, ve akut aralıklı porfiri gibi pek çok teori vardır. Tüm bunların yanında Van Gogh dijital zehirlenmesinin ve yan etkisin altında da olabilirdi. Neden mi? Evet bizim yazımızın bugünkü konusu da tam olarak bu.
Van Gogh’un Tabloları ve Digoksin
Digoksin günümüzde konjestif kalp yetmezliğinde kullanılan kalp glikozitleri olarak adlandırılan grubun içinde yer alır. Dijitalis lanata (yüksük otu) bitkisinden elde edilen terapötik indeksi oldukça dar bir ilaçtır. Kalp glikozitleri etkisini kalp üzerinde pozitif inotropik etki yaparak gösterirler.


Digoksin, kalp kasında sodyum ve kalsiyum kanallarını etkileyerek miyokardın kasılma gücünü artırır, dolayısıyla kalp debisini de artırır. Kalbin kasılma gücündeki artış, diyastol sonu hacmini azaltarak daha güçlü kasılma gösterir. Kan dolaşımındaki düzelme periferik direncin düşmesini ve bu etkilerin tümüyle kalp atım hızının düşmesini sağlar.

Digoksin
Digoksini tanıdıktan sonra Van Gogh-digoksin ilişkisine göz atalım. Aslında Van Gogh’un daha çok akıl sağlığıyla ilgili durumların olduğunu gördük ama kalp yetmezliğinde kullanılan bir ilaçtan dolayı zehirlendiği varsayıyoruz, digoksin kalp yetmezliğinde kullanılan bir ilaç; peki bu nasıl oluyor? Tıbbi referanslarda digoksin keşfedildiği 18. Yüzyıldan itibaren bugüne dek 70 farklı hastalıkta kullanıldığı listelenmiştir ve Van Gogh’un yaşadığı zamanlarda digoksinin kullanım amaçlarından biri de nörolojik rahatsızlıklar üzerindedir.
Van Gogh yaptığı tablolarda ve abisine yazdığı mektuplardan da anlaşılacağı gibi bir psikolojik çöküntü içerisindeydi. Ayrıca ölümünden 1 yıl önce akıl hastanesine yatışı ve intihara kadar süren zihinsel çöküş artarak devam etmiştir.
Gelgelelim Van Gogh’un digoksin kullanımına, bunu nerden biliyoruz veya varsayıyoruz? O döneme ait bir reçete mi var? Tabi ki hayır. Van Gogh’un digoksin kullanımı ve dijital zehirlenmesi yaşaması yaptığı eserlerde saklı.

Van Gogh’un tedavi gördüğü zamanlarda onunla ilgilenen üç doktordan biri olan Dr. Paul Gachet hem doktor hem eczacı idi. Gachet, birçok sanatçıyla arkadaş olmuş ve onların tedavilerini üstlenmiş bir doktordur. Yine belirtmekte fayda var Dr. Gachet tarafından Van Gogh’u yüksük otu ekstratı ile tedavi uygulaması ile ilgili bir belge veya reçete yok. Ancak Van Gogh tarafından tasvir edilen Dr. Gachet portresi (Portrait of Dr. Gachet) tablosunda Gachet’in elinde bir yüksük otu gördüğümüz sevgili Van Gogh’un digoksin kullandığına dair önemli bir işaret.
Dijital Zehirlenmesi
Evet tabloda görüldüğü gibi Dr. Gachet önündeki masada kendi arka bahçesinde yetiştirdiği yüksük otu duruyor. Böylelikle sanatçımızın digoksin kullandığı ihtimali kuvvetlendi peki ya dijital zehirlenmesi, bu teori neden var, Van Gogh’un kanda dijital düzeyinin arttığına dair bir klinik tablo mu var? Tabi ki o zamanlardaki teknolojiyle bu mümkün değildi. Bunun nedenine geçmeden önce dijital zehirlenmesi nedir önce ona bir bakalım.
Kalp glikozitlerinin dar terapötik indekse sahip olduğunu söylemiştik. Kalp glikozitlerin yaygın kullanımı ve terapötik ile toksik dozları arasındaki aralığın çok dar olması yüksek toksisite insidansına ve mortalite oranının yüksek olmasına neden olmaktadır. Dijital zehirlenmenin bulguları dört grupta incelenebilir; merkezi sinir sistemi belirtileri, gastrointestinal belirtiler, görme ile ilgili belirtiler, kardiyovasküler sistem üzerinde belirtiler.
Peki ya Van Gogh’un yaşadığı belirtiler nasıldı? Bu tam anlamıyla bilinmemekle beraber yarattığı eserler zamanla bir dönüşüme uğradı. Bu dönüşüm digoksinin yan etkilerinden biri olan görme bozukluğuyla beraber oluşan, etrafı sarı-yeşil görme durumuyla ilgiliydi. Van Gogh da dijital zehirlenme etkisi altında olduğu için dünyayı sarı ve yeşil renklerden baskın halde görmeye başladı ve durum eserlerine de yansımıştı.



Van Gogh’un eserlerine yeniden baktığımızda zamanla koyu renklerin yerini sarı-yeşil rengin aldığını görmekteyiz. Bu da Van Gogh’ un dijital zehirlenmesi yaşadığı iddialarını güçlendirmektedir. Kim bilir, belki de Van Gogh’un bu denli ünlü bir ressam olmasının sebebi digoksinin yan etkisiydi.