Tedavide Yeni Bir Yaklaşım: Clostridium difficile
Talihsiz bir trafik kazası sonucunda gözlerinizi bembeyaz bir hastane odasında açtınız. Herkes size meraklı gözlerle bakarken siz ise sargılı bacağınıza ve yara bere içindeki kollarınıza bakıyorsunuz. Anlaşılan o ki bir süredir hastanedesiniz. Yoğun bir tedavi sürecini belki de tamamlamak üzeresiniz. İlk sözleriniz alıştığımız gibi “ Neredeyim ben?” olmuyor. “Karnım, karnım çok ağrıyor!”.
Zayıf düşen bağışıklık sisteminiz, tedavi sürecinde kullanılan antibiyotikler ve hatta cerrahi müdahaleler ve bir süredir hastanede kalmanız Clostridium difficile bakterisiyle tanışmanıza zaten zemin hazırlamıştı. Yapılan ilk testler de bu tahmini doğrular nitelikte oluyor. Peki ama Clostridium difficile tam olarak nedir?
Clostridium difficile(Resim 1), bir bağırsak enfeksiyonuna yol açan gram pozitif bir bakteridir. Genellikle hastanelerde ve sağlık kuruluşlarında bulunur ve enfekte kişilerin dışkısıyla temas veya kontamine yüzeyler aracılığıyla bulaşabilir. C. difficile enfeksiyonu, sulu ishal, karın ağrısı, ateş ve iştah kaybı gibi sindirim sistemi semptomlarına neden olabilir ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Amerikan Ulusal Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından ‘Acil Tehdit’ kategorisindeki 5 antibiyotik dirençli bakteriden biri olarak listelenmiştir(Tablo 1). Bu yazıya konu olan Clostridium difficile bakterisi ise çok dramatik bir istatistikle diğer 4 mikroptan ayrılıyor. Clostridium difficile listede yer alan diğer dört etmeninin toplamından kat be kat(~7) fazla ölüme sebep oluyor.

CDC Acil Tehditler Listesi 2019 |
---|
Karbapenem dirençli Akinobakter |
Candida auris |
Clostridium difficile |
Karbapenem dirençli Enterobakteriler |
İlaç dirençli Niesseria gonorrhoeae |
C. difficile esas olarak bağırsakları etkileyen bir bakteridir. Özellikle bağırsak mikrobiyotası bir antibiyotikle ‘süpürülmüş’ insanları etkilemektedir. Kontamine eşyalarla oral temas ile bulaşır. Nadir de olsa sporların solunması ile de bulaşma ihtimali vardır.

Aslında vankomisin(Resim 2) başlangıç enfeksiyonlarında oldukça etkilidir ancak hastalığın nüks etmesinde yani yenilenmesi olaylarında etkisiz kalmıştır. Bakteri sporları vücudumuzda sessiz sedasız yaşayıp uygun bir an kollayıp tekrar ortaya çıkabilir. Hatta bu konuda şöyle istatistikler göze çarpmaktadır: C. difficile ile bir kere enfekte olmuş bireylerin yeniden rahatsızlanma ihtimali %25’tir. Bu oran bir kere yenilenme yaşayan hastalar için 2. yenilenme yaşamaları söz konusu olduğunda %40’a çıkmaktadır. Aynı şekilde üçüncü yenilenme ihtimali daha da artmakta %65’lere ulaşmaktadır.
Ancak geliştirilen yeni yaklaşımlar sayesinde bu nüks zincirini kırmış olabiliriz. Notre Dame Üniversitesinde Profesör olan Chang ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada oksadiazol 1 ve 2 moleküllerinin(Resim 3) etkileri göze çarpmaktadır. Söz konusu moleküller C. difficile bakterisini vankomisin ile aynı konsantrasyonlarda kullanıldığında öldürmektedir.
Fareler üzerinde yürütülen çalışmalarda oksadiazoller vankomisin maddesine göre %30 sağ kalım sağlamıştır. Ayrıca oksadiazol tedavisi gören denekler 5 gün sonra yeniden kilo almaya başlarken vankomisin ile tedavi edilen denekler haftalar geçmesine rağmen düşük kilolu kalmıştır.

Ancak oksadiazoller oldukça hızlı bir şekilde kan dolaşımına geçmektedir. Tedavinin seyri açısından ise molekülün olabildiğince uzun süre bağırsak lümeninde kalması istenmektedir. Oksadiazol 1 bu konuda nispeten daha iyi sonuç verdiğinden dolayı bu molekülle deneye devam edildi.
Oksadiazol 1’in çalışma mekanizması bir diğer iyi özelliğidir denebilir. Bu molekül C. difficile bakterisinin ilaçlara dirençli sporlar oluşturmasını engelliyor. Bunu bakterinin bu konuda sorumlu 2 proteinini bloke ederek yapıyor. Bir diğer avantajı ise tedaviden üç hafta sonra yapılan dışkı incelemelerinde bakteri sporlarına rastlanmıyor. Bu durum ne yazık ki vankomisin ile tedavi edilen deneklerde geçerli değil.
Bir diğer tedavi yöntemi ise Fekal Mikrobiyota Nakli ancak Fekal Mikrobiyota Naklinden başka bir yazımda daha detaylı bahsedeceğim. Şunu söylemek gerekirse FMN de her zaman etkili olamıyor.
C. difficile enfeksiyonları, sağlık kuruluşlarında ve toplumda önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Ancak bilinçlilik arttıkça enfeksiyonun yayılmasını önlemek için alınan önlemler de güçleniyor. Her birimiz; el hijyeni, temizlik ve enfeksiyon kontrol önlemlerine uymak gibi basit adımlarla C. difficile gibi mikropların yayılmasını engellemeye katkıda bulunabiliriz. Aynı zamanda, antibiyotik kullanımının gerekliliği ve doğru kullanımı konusunda da Eczacı ve doktorunuzun direktiflerine uymamız gerekmektedir. Lifli, dengeli beslenmek düzenli egzersiz yapmak ve bol su tüketmek gibi davranışlarla bağırsak sağlığımızı koruyabilir ve C. difficile gibi mikroplarla mücadelede bir adım önde olabiliriz.
Size hatırlatmış olayım, kalkın ve bir bardak su için! Bilimle kalın.