Doğal Güzellik: Kozmetikte Bitkisel Alternatifler
Dış ortamlar ile temasımız olarak cildimiz; ilk izlenimimiz olarak da cildimizin görünüşü günlük hayatımızda önemli bir yere sahip. Öyle ki, bu görünüşü iyileştirmek için insanlar antik zamanlardan beri farklı yöntemler deniyor ve günümüzde bunun için devasa, büyüyen bir piyasa bulunuyor. Kozmetiklerin kullanımları arttıkça, nanoteknoloji gibi yeni teknolojilerin kullanılmasıyla ve farmakolojik etki gösterebilen kozmesötiklerin artmasıyla güvenilirlikleri de sorgulanıyor. Doğal ve sağlıklı ürünler için artan tüketici farkındalığıyla özellikle kozmesötiklerde bitkisel kaynaklara olan ilgi ve ihtiyaç artıyor.
Kozmesötiklerde Bitkiler ve Bitkisel Ekstrelerin Kullanımı
Gelişen teknoloji ile cilt yapısının daha iyi anlaşılmasıyla ve artan tüketici talebiyle kozmetik ürünlerde doğal ve biyoaktif maddelerin kullanımı arttı ve 1962 yılında Raymond E. Reed kozme’tik ve farma’sötik kelimelerinin birleşimi olan kozmesötik kavramını ortaya koydu ve şu dört madde ile tanımladığını belirtti:
- Bir kozmesötik, insan vücuduna harici olarak uygulanmak üzere bilimsel olarak tasarlanmış bir üründür.
- Bir kozmesötik, yararlı, istenen bir sonuç üretir.
- Bir kozmesötik; istenen estetik özelliklere sahiptir.
- Bir kozmesötik, katı kimyasal, fiziksel ve tıbbi standartları karşılar.

Doğal kaynaklara olan ilgi ile de kozmetik endüstrisi yeni bitkisel içeriklerin arayışına koyuldu. Nemlendirici, pro-kolajen, yaşlanma karşıtı, pigmentasyon önleyici gibi spesifik farmakolojik etkilerin arayışı ile bitki kaynağı ve kombinasyonları araştırıldı. Bu kozmetik içeriklerin üretimi için de en çok Asteraceae, Lamiaceae, Fabaceae, Poaceae, Malvaceae ve Rosaceae familyaları bitkileri kullanılmaktadır. Kozmetik kullanım potansiyeli olan bitkisel metabolitler ise şunları içermektedir: fenoller, polifenoller, flavonoidler, terpenoidler, steroidler, steroidal saponinler, steroller, şekerler, polisakkaritler, lignanlar, karotenoidler, organik asitler, antosiyaninler ve kumarinler.
Fito-kozmesötik | Aktif bileşenler | Kozmetik özellikleri |
Üzüm Çekirdeği Ekstraktı | Proantosiyanidinler, resveratrol | Cilt parlatma, yaşlanma karşıtı, kırışıklık azaltma |
Aloe Vera Jeli | Aloin, polisakkaritler, vitaminler, acemannan | Aşırı pigmentasyonu azaltır, cildin nemini korur, güneş yanıklarını iyileştirir, kolla-gen ve elastin üretimini destekler, yaraları iyileştirir |
Lavanta Yağı | Linalol ve linalil asetat, β-karyofilen | Yanıkları iyileştirir, sedef hastalığı, saçı güçlendirir ve saç dökülmesini durdurur, dermatit ve egzama |
Badem Yağı | Amigdalaktonlar, antosiyaninler, retinol | Saç büyümesini destekler, koyu halkaları azaltır, sivilceleri azaltır, antienflamatuvar, yumuşatıcı |
Jojoba Yağı | Tokoferol, kuersetin, simmonosidler | Ciltteki oksidatif stresi azaltır, akne, dermatit ve sedef hastalığını tedavi eder, antienflamatuvar, yara iyileştirici |
Argan Yağı | Tokoferol, polifenoller | Yaşlanma karşıtı, sivilce tedavisi, saç kremi, cilt aydınlatıcı, seboreik dermatit, cildi güneş hasarından korur |
Yalancı İğde Yağı | Tokoferol, polisteroller, karotenoidler, linoleik asit | Saç gelişimini destekler, antienflamatuvar, kolajen sentezini uyarır, cildin epidermal su kaybını önler |
Zeytinyağı | Tokoferol, polifenoller, karotenoidler, skualen, fitosteroller, sekoiridoidler | Dermatit, sedef hastalığı, yaraları iyileştirir, antienflamatuvar, anti-kanser |
Hindistan Cevizi Yağı | Skualen, fenolikler, tokoferol | Kolajen çapraz bağlama ile yara iyileşmesini tedavi eder, atopik dermatit ve egzama |

Kozmesötiklerde Bitkiler ve Bitkisel Ekstrelerin Kullanım Alanları
Antik zamanlardan beri saç boyamadan, yara iyileştirmeye doğal kaynaklar birçok farklı alanda kullanılmıştır. Modern kozmetik ürünlerde de birçok farklı amaçla kullanılmaktadırlar. Bunlardan bazıları:
Yaşlanma Karşıtı:
Yaşlanma vücudun tüm sistemlerini etkileyen bir süreç. Vücudumuzu dış etmenlerden koruyan ve en büyük organ olan deri de bu süreçten etkilenerek vücut dengesini korumakta ve biyomolekül, elektrolit ve daha önemlisi su kaybını önlemekte zorlanıyor. Reaktif oksijen türevleri artıyor ve bu da kolajen fiberlerinin ve diğer yapısal proteinlerin anormal çapraz bağlar oluşturmasına yol açıyor. Bu değişimler epidermal ve dermal tabakaların fizyolojik özelliklerini bozuyor ve esnekliğin azalması, kırışıklık oluşması, renk değişimi, kuruluk ve yenilenmenin azalmasına neden oluyor. Bu etkilerin önüne geçebilmek için; salatalık (Cucumis sativus), elma (Malus domestica), çay (Camellia sinensis), altın kök (Rhodiola rosea), agave (Agave americana), çay ağacı (Melaleuca alternifolia) ve ülkemizde yetişen endemik lüferotu (Hypericum origanifolium) bitkileri kullanılabilmektedir.

Sivilce Tedavisi:
Sivilce en yaygın insan hastalıklarından biridir. Gençlerin %80’ini etkiler ve yetişkinliğe kadar kalabilir. Ayrıca Cutibacterium acnes gibi patojenlerle de ilişkilidir. Bu organizmalar da inflamasyona neden olarak tedaviyi zorlaştırabilir. Bu yüzden sivilce tedavisi ciddiyetine bağlıdır. Tedavisinde; çay ağacı (Melaleuca alternifolia), biberiye (Salvia rosmarinus), adi ceviz (Juglans regia), aloe vera, lavanta (Lavandula angustifolia), badem (Prunus dulcis) bitkileri etkilidir.
Cilt Beyazlatıcı:
Kozmetiklerde genellikle fenolik bileşenli birçok cilt beyazlatıcı bileşik bulunmaktadır. Bu fenolik bileşenler; tirozin inhibitörü, tirozin bozunmasını hızlandırıcı veya tirozin gen ekspresyonu inhibitörü gibi özellik göstererek melanin oluşumunu engeller. Cilt beyazlatma ürünlerinin pahalı bileşenler içermesi ve buna bağlı olarak daha pahalı olmasına rağmen günümüzde pazarının büyüdüğü görülmektedir. Daha az yan etkileri olduğuna inanıldığı için de bitkisel içerikli ürünler tercih edilmektedir. Bu amaçla; zerdeçal (Curcuma longa), meyan kökü (Glycyrrhiza glabra), karpuz (Citrullus lanatus), yavşan (Artemisia umbelliformis), Japon kabağı (Petasites japonicas) bitkileri kullanılabilmektedir.
Sonuç
Kozmetik endüstrisinde bitki ekstrelerinin kullanımı dışında; bitki hücre kültürleri ile kozmetik maddelerinin üretimi, bitkilerden elde edilen taşıyıcı sistemler ve nanopartiküller gibi farklı araştırmalar da sürmekte. Bu gibi çalışmalarla ve cilt biyolojisinin daha iyi anlaşılmasıyla büyüyen kozmetik endüstrisinde daha etkili, güvenilir ve yenilikçi ürünleri gelişimi sağlanabilir. Fakat bunlara rağmen artan biyoaktif kozmetik ürün oranı ile bu ürünlerin içerikleri ve yapıları hakkında kullanıcıların bilinçlendirilmesi gerekiyor.

Geleneksel olarak birçok bitki cilt problemleri ve kozmetik amaçlarla farklı kültürlerce kullanılmıştır. Ancak bazılarının dermatolojik veya kozmetik etkileri bilimsel olarak hiç kanıtlanmamış olsa bile bu bitkiler günümüzde çok sayıda modern kozmesötiklerin bileşiğinde bulunmaktadır. Klinik çalışmaların yetersizliği ve bu ürünlerin çok sayıda farklı bitkisel ekstre içerebilmeleri de güvenilirliklerini ve etkililiklerini sorgulatıyor. Ayrıca kozmesötiklerin kozmetik olarak görülmesiyle oluşan regülasyon açığı bu tür ürünlere temkinli yaklaşmamız gerektiğini gösteriyor.